19 Ocak 2008 Cumartesi
16 Ocak 2008 Çarşamba
tasarım
Koca bir oruç dönemini kapattık, son 1 hafta o kadar stresliydiki, teslimden sonra bile hala yetiştirmem gereken şeyler varmış gibi hissediyorum. Bunlar da benim bi yıllık tasarımlarım, içlerinden birkaç tanesi hocalar tarafından seçilmiş o yüzden bu fotoğrafta eksik. İyi kötü bir dönem çok şey kattı bize genede, teşekkürler sana oruç baba ve ozan ve özlem, son olarak "Düşünebilirsek eğer bütün kuşlar uçabilir"...
yürümek
Hem Selimiye Barakası'nı hemde Marmara Üniversitesi'ni de göreyim diye yolu biraz uzattım, o yolu yaklaşık 2 yıldır otobusle gitmeme rağmen daha bugün farkettiğim o kadar çok şey vardı ki, şaşırmamak elde değil. Bunun sebebini de bir yere giderken zorunda olmam değil sadece gitmek istemem olarak düşündüm. Karacahmet mezarlığının orda çarşamba pazarı varmış mesela.
Bunlar da yolluğum, ruby küçüklüğümden beri efsane bisküvilerden biri olmuştur benm için, bunları aldığım Çiçekçi'deki mopaşta, kasada benden önce sırada bekleyen yaklaşık 80 yaşlarında kamburu çıkmış ninenin ödeme yapmak için yeleğinin cebinden bir tomar 100 ytllik deste ve yanında gene dolardan oluşan başka bir deste çıkarması, kasiyerle aramızda sıcak bir gülümseye yol açmasını unutmayacağım ayrıntılara yazdım. Çiçekçi' den sonrası çabucak geldi hemen Üsküdar'a vardım. Kronometreye baktığımda 1 saat 15 dakikalık bir süreyi gösteriyordu. Maalesef Çağlar kazanmıştı. Ayrıca Üsküdar meydanında Alpay Erdem'i gördüm bisikletiyle, daha yavaş gitseydi , arkasından yetişerek arka tekerliğine ayağımı sürtüp "tıs tıs ehe" diye gülcektim, bidahaki sefere artık alpay..
Nihayet üsküdara vardım, karşıya geçicektim ama insanoğlunun su üzerinde yürümek içi HALA bir çözüm üretememesi dolayısıyla çıkış amacıma 10 dklık bir ihanette bulunup motora bindim. Karşıya geçerken, insanın kendine zaman ayırınca aynı zamanda tanımadığı insanlara dazaman ayırdığını düşündüm.
Beşiktaşa vardım, üstteki fotoğrafta Barbaros Meydanı'ndaki kaykaycı gençler var, içlerinden biri, merdiven üzerinde bir hareket denerken çok pis düştü, Taksim'e kadar güldüm içimden ahaha. Neyse ordan Kabataş'a devam ettim, hem meclis-i mebusan caddesindeki cumhuriyet fotoğraflarına hemde dolmabahçeye de uğramak için. Kabataş'dan İnönü Stadı'nın solundan taşkışlaya devam ettim, o yokuş baya bir dikmiş bugün fakettim onu, kesin bi 100 rakım var taksimim deniz seviyesi yüksekliği hissettirdi kendini.